Abdulkadir Geylani
Muhammed neslinden, Şah-ı Veliden,
Gonca Hüseyin’den, gül Fadime’den,
Zarif ve inceden, nurdan bir beden,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Abidler içinde bir Abdulkadir.
Hasan-el Basri’nin irfan yolundan,
Bağdatlı Cüneyd’in aşkın kolundan,
İrem bağlarının eşsiz balından,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Aşıklar içinde şir Abdulkadir.
Kırklar, Yedilerin sultanı sensin,
Gavslar meclisinin imamı sensin,
İlim deryasının ummânı sensin,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Arifler içinde mir Abdulkadir.
Erenler bezminde dergâh kurulur,
Tüm veliler divanında bulunur,
Hama erlerinden yolun sorulur,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Lütfunla rüyama gir Abdulkadir.
Tasavvuf Yolcusundan,
ÇAĞRI...
Azâbıma,affıma mıdır bu çağrı ya RAB...
Bir işler işliyorum takdirini ben bilmem...
Affına ümidimiz olmasa hâlim harap...
Gel emrin olmasaydı belki korkumdan gelmem...
Öyle bir çağrı ki bu hiçbir sevgilide yok...
Çağıran çağırıyor üflediği nefesi,
Her çağrı cazip olmaz...bunaysa gidişten çok
Kulunu mutlu eden: 'affettim..' diyen sesi...
PEYGAMBERİM
Peygamberlik zincirinin son halkası
En güzel örnek, sevgi,rahmet deryası
Yoksulların çaresi,yetimlerin babası
Gül yüzlü,güzel sölü Peygamberim
Alemlere rahmet olarak gönderilsin
Merhamet ve sevgi çelyanı sensin peygamberim
SELAM SANA YA MUHAMMED MUSTAFA
Gelişini haber verdi Nebîler,
Son dönemde gelir Ahmed dediler,
Melekler yoluna güller serdiler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.
İsrafil ninniler söyledi cana,
Çocuklukta özlem duydun babana,
Anam babam feda olsunlar sana,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ruhu nakşın gönüllere pür şifa.
Gençliğinde cesur, mert bir civandın,
Doğruluğa ta yürekten inandın,
Muhammedü’l-emin unvanı aldın,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf’a.
Ceddin İbrahim’in Hanif dininde,
Bazen tüccar oldun Kenan ilinde,
Yalan yanlış yoktu senin dilinde,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Meleklerde olmaz sendeki vefa.
kadir gecesi
' Oku...' ilk âyetiyle bu gecede başlayan
İnip inip yirmi üç yılda tamlandı KUR'AN...
Ayet âyet iniyor muhteşem Kitap KUR'AN
ALLAH lûtfuna erdi aylar içi RAMAZAN.
' Bin aydan hayırlıdır...' der ki sûre bundandır
Çünkü bu ay içinde KADİR GECESİ vardır.
CEBRAİL ve MELEKLER hayır için inerler
Gün doğumuna kadar hayır dolar gökler,yer.
Güvercin kanadında açılır can yarışa
Melekler şahit olur yakarıp, yalvarışa.
Bu gecenin affıyla günâhlar erir bir bir
İşte mübarek gece emsâlsiz bir gecedir...
Hûşû ile okuyup her âyetten ders alan
Müminlere sen şahit ol Yüce Kitap: KUR'AN...
SANA DÖNDÜM ALLAH'IM
Kendimle bir hasbihal edecek oldugumda
Beyhude geçmiş yıllar yazık yazık der bana
Hesabını veremem çürüttüğüm ömrümün
Boşuna akmışım der anlımdaki ter bana
Ne bıraktın ardında adını yad edecek
Bir fatiha okuyup ruhunu şad edecek
Ne mucizeler indi seni irşad edecek
Gafletin iziyim der ruhumdaki kir bana
Hiç dehşete düştümü titreyip duyguların
Bölündü mü sâlâ da o derin uykuların
Yalan Dünya bir oyun sahnesiyken kulların
Kötü rol benimsedim ahbap oldu şer bana
Duymazmısın ezanlar günde beş kez okunur
Ah üşengeç bedenim asi tavır takınır
Ecel gelmiş arkamda omuzuma dokunur
Faydasız gitmem demek kullanıyor zor bana
Daracık yarın altı bir toprak gediğinde
Başımı kaldırınca alnıma değdiğinde
Münkir nekir dikilip Rabbin kim dediğinde
Rabbim Allah diyecek kadar kudret ver bana
İzanım korkulardan çatlasa da ne yazar
Çiyanlar etlerimi kopartır azar azar
Mezar taşım titreyip bir incecik ah sızar
Gözünün önündeyken neden baktın kör bana
Yarın ruz-i mahşerde hesaba çekilirken
Günahlarım önüme yağarken dökülürken
Güneş bir mızrak boyu tepeme dikilirken
Ya Rahman defterimi sağ elimden ver bana
aşkın sırrı
Ademe secde ettinse, uzak değil yakındasın
Mürşide biat ettinse, elestünün farkındasın
Nuh nebiyi düşündünse, tufan görmüş ummandasın
Ehl-i Beyte yüz sürdünse, sultan ile sultandasın
Nefis putunu kırdınsa, İbrahim’le divandasın
Benlik arından geçtinse, İsmail’le kurbandasın
Sabır yolunu seçtinse, Yusuf ile zindandasın
Eyüp sırrını bildinse, her dertliye dermandasın
Kendi Tur’una çıktınsa, Musa ile Sina’dasın
Ali’ye turab oldunsa, Fatime’yle Mina’dasın
Davut’a sapan oldunsa, Filistin’de devrandasın
Gerçeğe agâh oldunsa, İsa ile seyrandasın
Ahmediyeti çözdünse,aşk denilen fermandasın
Ebül Ervah’ı gördünse, Muhammed’le Kur'andasın
Tevhid nurunu bildinse, Lâ’da değil İlla’dasın
Sırrın o aşka halidse, Allah ile Allah’tasın
Hz. Muhammed'in sevgisi (s.a.v.)
BİZE DOĞRUYU ÖĞRETEN
BİZE İNSANLIĞI ÖĞRETEN
BİZE DÜRÜSTLÜĞÜ ÖĞRETEN
ALLAH RESULÜ YA MUHAMMED (S.A.V.)
İNSANLARA KURAN-I KERİMİ ÖĞRETEN
İNSANLARA HAKKI DİNİ ÖĞRETEN
İNSANLARA SEVGİYİ ÖĞRETEN
ALLAH RESULÜ YA MUHAMMSD (S.A.V.)
İbret
Yolcuya habermiş sonsuz makamdan.
İbretli dönüşün ölüm belgesi.
Yalancı ihsanın düşsün yakamdan.
Ölümsüz Nemrud'un hani gölgesi.
Gecenin ortası misafir şafak.
Baktım ki ışıkta tanıdık tabut.
Üstüne kapanmış şifreli kapak.
İçinde bir ömür üç metre çaput.
Yarışta su olmak temizlik sanık.
Terazi şimdilik dengeye ağsın.
Kimisi dereden aksın bulanık.
Hakkıyla arınan buluttan yağsın.
Düş Sebepsiz Olsaydı
Şu tezekli tarlanın, altı taştan yapılmış,
Çevirirdi toprağa, taş sebepsiz olsaydı.
Fikir yüzmüş nehirde, akıl sele kapılmış,
Zikri hakim kılardı, baş sebepsiz olsaydı.
Göze kudret bağışlar, varlık onu görürdü,
Kimbilir haşyetinden, buz dağları erirdi,
Eksilmeyen mülkünden, rızkı hazır verirdi,
Sofra ihsan ederdi, iş sebepsiz olsaydı.
Coşamazdı ırmaklar, haz olurdu çağlamak,
Çözülürdü düğümler, gerekmezdi bağlamak,
Hele insan hasleti, hıçkırarak ağlamak,
Gönül daim gülerdi, yaş sebepsiz olsaydı.
Gül gülşende değil de, her bahçede açardı,
Güneş doğup batmayıp, nur-u daim saçardı,
Zamanın hasretinden, kaplumbağa uçardı,
Ayrı kanat vermezdi, kuş sebepsiz olsaydı!
Terazi hile çekmez, hüküm hakka ağardı,
Zalime mühlet olmaz, zülmü zaman boğardı,
Mevcudatın üstüne, her an rahmet yağardı,
Üşümezdi Kainat, kış sebepsiz olsaydı!
Herşey ihsan edilir, insan hazır alırdı,
Levh-i Mahfuz okunur, kafdağını bilirdi,
Doğmadan doğurmadan, kadın huri gelirdi,
Bebek sırdan olurdu, eş sebepsiz olsaydı!
Ne hasret ne gam çeker, ne saçını yolardı,
Umudun tadı olmaz, ne hayale dalardı,
Ayan görüp alemi, kabı bilgi dolardı,
Fani beka bulurdu, boş sebepsiz olsaydı!
Dile izin olmazdı, dönemezdi riyada,
Kimse mana aramaz, bulamazdı güyada,
Acep nasıl hikmettir, gözsüz görmek rüyada,
Aşikar gösterirdi, düş sebepsiz olsaydı! |